15-Cehenneme Giden Yol... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
15-Cehenneme Giden Yol... etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2021 Perşembe

Cehenneme Giden Yol…

İçerisinde bulunduğumuz sektörün kurgusunu, mantığını ve en önemlisi de davranış biçimini kavrama noktasına erişememiş kişilerin sektöre ve sektörün sorunlarına çözüm üretmesi beklenemez. Geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın birçok ülkesinde bizler gibi grafik tasarım mesleğini sürdüren insanların çalışma tarzı ile bizlerin çalışma tarzı arasında taban tabana zıt bir çok noktanın bulunduğunu ve bu  durumun günümüzde de tüm hızıyla sürdüğünü belirtmeye sanırım gerek yok. Çünkü görünen köy minaresiyle, meydandaki kahvesiyle ve çeşmesinin yalağıyla ortada. Bilinen gerçekleri görmezden gelip kendimizi ortaya atıp herşeyi bizlerin daha iyi ve doğru yaptığını söylemek ise en çok becerdiğimizi sandığımız bir davranış biçimidir.

    Teknolojinin gelişmesinin grafik tasarımcıyı da geliştirdiği gerçeği gözden kaçırılamaz bir şekilde ortada dururken bizler hala içerisinde bulunduğumuz sarmalın bize yüklediği çekincelerimizin esiri olmaya ve çalışma tarzımızın yanlışlıklarını düzeltmek, yeniden düzenlemek yerine, yanlışlarımızı katmerleştirmeye devam ediyoruz. Yurtdışı bağlantılı çalıştığım dönemde gerçekleri daha yakından görmüş olmama ve düzeltmek için o tarihten başlayarak bir çok kez pek çok yerde bu noktada yazılar yazmama karşın kıllarını bile kımıldatmayı kendilerine çok gören sektör çalışanlarının şu an içerisinde bulundukları durumu gördüğüm zaman bile kendilerine,

- Aferin size, sonunda olacağı buydu..!

    demek gelmiyor. Gerek sahip olduğum düşünce yapısı olsun, gerekse de insanları uyarmak, bilgim çerçevesinde doğrulara işaret etmek olsun, en önemlisi de önümüzdeki süreçte gerçekleşecek olan pek çok yeniliği önceden olduğu gibi öngörebilme çabası olsun pek çok noktada gerçekleştirilenlerin bizlere daha çok yararlı olması noktasında elimden gelen çabayı gösterip uyarı görevimi yerine getirmeye çalıştığımı düşünüyorum. Gerçekleri görenlerle, hayaller aleminde kulaç atanların aynı sona erişemeyecekleri gün gibi ortadayken hala bazı kişilerin kendilerini sektörün önde giden kişisi, arkadan ittirilen kibirlisi olarak lanse etmeleri ise işin traji komik yanıdır.

    Sektörün içerisine düştüğü her bunalım döneminde ortaya çıkıp çevremde bulunan kişilerle gelinen noktanın tahlilini yapmayı ve önümüzdeki süreçte ortaya çıkan bakış açısı ve buna bağlı çalışma yöntemlerinin neler olması gerektiği üzerine yaptığımız toplantılarda sürekli gelişimin bizleri zorlaması gerektiğini, sektörün açmazlarının donanım ve yazılım olarak ikiye ayrılmaya başladığını ve kişilerin kendilerini bu yönde geliştirmedikleri sürece karşılarına çıkan her zorlukta havlu atmak zorunda kalacaklarını ortaya atan kişilerden birisi olarak bugün gelinen bu noktayı bundan 15 yıl önce öngörülerimizi kullanarak yaptığımızı bugün gibi hatırlıyorum.

    Grafik tasarımcının kişisel kültür düzeyinin sürekli yenilenmesi gerektiğini ve aynı zamanda donanımsal ve yazılımsal gelişmelerden uzak kalmamasını yine o toplantılarda ortaya atmıştım. O dönem çevremdeki pek çok kişi buna gülüp geçmiş hatta benim bu düşüncelerimi " ti " ye alan konuşmalar yapmışlardı. Aşırı şüpheci ve kuşkucu olduğumu, sektöre karamsar bir bakış açısı ile yaklaştığımı belirten o arkadaşların pek çoğu bugün bana dert yanar duruma geldiler.

    Grafik tasarımcının her şeyden önce elit bir kişilik yapısına sahip olması, kültürel ve sanatsal bakış açısını her dönem canlı tutması, çalışma yöntemlerini ve becerilerini sürekli geliştirme yönünde yaşamsal kararlar alması gerektiğini savunan kişi olarak şu an ortaya çıkan günümüz şartlarını belirttiğim o dönem gelinecek noktayı iyi tahlil etmenin yanında aynı zamanda kişisel kaygılarımın da öne çıkmasının somut bir ifadesidir.

    Sektörün kapasitesi ortadayken ve sektöre eleman yetiştiren okulların sayısı, bu okullardan mezun olan ve kendilerine grafik tasarımcı ünvanını yakıştıran kişilerin sayısı bir süredir değişmezken ortaya bir de grafik tasarımcı yetiştirdiğini söyleyen ve aslında program bilgisi vermenin ötesinde temel sanat eğitimini kişilerin inisiyatifi çerçevesinde yüzeysel olarak aktaran kurumların birden mantar gibi çoğalması ile birlikte sektör başıboş grafik tasarımcıların meydanda cirit attığı, atılan ciritin kime isabet edeceğinin ve en önemlisi de ne tür bir hasar vereceğinin bilinemediği bir duruma gelmeye başladı.

    Tüm bunlara toplum olarak sanatsal bakış açımızın oldukça yetersiz olmasını da eklediğimizde ortaya çıkan sektörel elemanın çevresel etkileşimlerin dışında kayda değer bir düşünce yoğunluğunun olmamasını beraberinde getirmiştir. Genel kültür düzeyi oldukça düşük, kişisel gelişimini sağlamak yerine kendisini bir yerlere dayamayı kolaycı bir yaklaşım olarak gören, bilgi hazinesini geliştirmek yerine hazırcı bir yaklaşım sürdüren, okuyarak, inceleyerek ve araştırarak öğrenmek yerine başkalarının ağzına bakıp onların anlattığı hikayeleri gerçek sanan insanların sektörü doldurması kalitenin düşmesine, becerinin gözardı edilmesine, sanatsal bakış açısının yerlerde sürünmesine neden olmaktadır.

    Bir grafik tasarımcı düşünün ki,

- Kitap okumaz, ( Okuyanların ne tür kitaplar okuduğunu da artık siz düşünün )
- Tiyatroya gitmez, ( Boş zamanlarında gittiği mahalle kahvesindeki masalar arası atışmayı tuluattan saymıyoruz )
- Sinemaya gitmez, ( İçi boş üçüncü sınıf Hollywood filmlerini sanattan saymıyoruz )
- Fotoğraf sergisine gitmez, ( Baktığı fotoğrafa resim tanımlaması yapanları konumuza dahil etmiyoruz. )
- Resim sergisini gezmez, ( Cep telefonuyla çektiği fotoğrafları sanat harikası sanan kişileri dikkate almıyoruz. )
- Heykel sergisini gezmez, ( Eskaza gittiği mahalle kermesinde gördüğü bibloları ve ikonaları heykel sananlara gülüp geçiyoruz. )
- Gravür, Hat ve Ebru sanatı sergilerine gitmez, ( Ebru sanatının aslında bize İtalyanlardan geldiğini ve öyle abartıldığı kadar bir sanatsal çalışma olmadığını bilmeyenleri bilgiye davet ediyoruz. )
- Çizgi roman ve karikatür kitaplarının yanından bile geçmez…

    tüm bu sanatsal çalışmaların uzağından bile geçmeyi kendisi için eziyet gören bir grafik tasarımcının sektör içerisinde olduğunu ve bu tür kişilerin son yıllarda olması gerektiğinden çok daha fazla sayılara ulaştığını düşünün. Ortaya sizce sanatsal açıdan ne gibi sonuçlar çıkar..? Karar ve yorum sizin.

    Bence ortaya çıkmış bu durum oldukça kötü. Bununla birlikte kişisel veya sektörel olarak karamsar olmamak gerekir. Ortaya çıkan tablonun olumsuz olması kimseyi yıldırmasın. Her toplum bu ve buna benzer kötü dönemlerden geçmiştir. Hatta bundan sonraki süreçte de geçecektir. Fakat bizim kadar karmaşık ve rotası bilinmeyen bir durumda olmamıştır. Bu durumun en büyük nedeni içerisinde bulunduğumuz sektörün sınırlarının ve tanımlamalarının şu an bile doğru bir şekilde yapılmamış olmasıdır.

    Bugün sektörde hizmet sunan veya sunduğunu sanan kişiler bakın kaç tür tanımlamaya tabi tutuluyor.

1- Grafiker,
2- Grafik Tasarımcı,
3- Tasarımcı Grafiker,


    İsterseniz sizin yerinize bu tanımlamalara kısaca açıklık getireyim.

1- Grafiker kimdir veya nedir..?

    Ülkemizin ilk grafik tasarımcılarından birisi olan İhap Hulusi Görey üstadımızın bile İngiltere'de eğitim gördüğü gerçeği ortada dururken bizim tutup tüm bu ve benzeri tanımlamaları ürettiğimizi söylememiz koskoca bir yalandır. Durum böyle olunca da adına Grafiker denen tanımlamanın da ne zaman ve nerede ortaya çıktığı gerçeğini araştırmamız gerekir. Üniversitelerimizin bir çoğunun Alman ekolüne bağlı olduğu gerçeğini de görmezden gelemeyiz. İşte size bir alman ekolü tanımlaması. Grafiker tanımlaması almanya da sektör içerisinde yer alan ama bakın bu çok önemli tekniker düzeyde, sanatsal ve artistik özelliğinden çok teknik yönün ön planda olduğu kişiler için belirtilen bir tanımlamadır.

    Almancası " Graphiker " olan bu sektörel tanımlama bize kelime anlamıyla neredeyse birebir geçmiş olmasına karşın içerik olarak karşılığını bulamamıştır. Oysa ki Almanya'da şu an bizim yaptığımız işin artistik ve sanatsal tanımlaması bu değildir. Almanya'da bu tanımlamayı karşılayan şu sözcük kullanılmaktadır. Graphikerin designer… İyi de tekniker düzeyindeki bu tanımlamayı sanatsal düzeyde bir ünvanla eş değerde kullanılmasını ortaya atan kim ya da kimlerdir..? Zaten ben de yıllardır o kişi ya da kişileri arıyorum. Eskaza bir yakalarsam çok kötü yapıcam bilsinler…

2- Grafik Tasarımcı kimdir veya nedir..?

    Osmanlı döneminin sonunda özellikle 1800'lü yıllardan sonra ülkemiz topraklarında emtia satışı yapan yabancıların sattığı malların tanıtımını yapmak amaçlı olarak kendi ülkelerinde çıkan gazetelere verdikleri ilanların ülkemizde yayın hayatını sürdüren gazetelere de verilmesi amaçlı başlatılan çalışmalarda tasarlayıcı ve yaratıcı niteliği olan kişilerin ilan ve benzeri tanıtım materyallerini hazırlamalarının artan bir istekle çoğalması sonrasında bizim de adına Grafik Tasarımcı dediğimiz sektörel elemanlar ortaya çıkmaya ve palazlanmaya başladı.

    Aslında bu tanım direkt olarak ingilizceden aktarılmıştır. Orijinali " Graphic Designer " olan bu tanımlama türk diline çevrilerek " Grafik Tasarımcı " olarak toplumda yerini buldu. Aradan geçen uzun yıllarda sektör kendi yağıyla kavrulurken özellikle 1980 yılından sonra dünyanın da pazarlanacak mal ve emtia üretiminin artması ürün bazında çeşitliliğin çoğalması, pazarlamada rekabet gibi unsurların ön plana çıkmasıyla, ülkemizdeki reklam ajanslarının bu gelişimden paylarını almaya başlamalarıyla birlikte sistem büyük bir ivme kaydetti. Reklam ajanslarının tasarım atölyelerindeki ünvan sıralamasının giriş düzeyi olan bu tanımlama da sektördeki yerini gerektiği şekliyle almaya başladı.

    Şimdi bu yazdıklarımdan ne anlaşılmalı..?

a- Ünvanı giriş düzeyinde de olsa grafik tasarımcı olan kişi birinci olarak yurtdışındaki benzerleri gibi bir akademik eğitim almış olmalı.
b- Bu tanımlamanın kendisine verildiği bir reklam ajansında ekip çalışması içerisinde yer alabilecek bir temel tasarım bilgisine sahip olmalı.
c- Kendisi ile aynı dili konuşan, anlatıldığında anlayabilen, sorulduğunda doğru tanımlamaları yerli yerinde kullanabilen, işaret edildiğinde belirlenen hedefe yönelebilen bir eğitim düzeyine sahip, gelişkin bir bakış açısı olan, önündeki süreçte basamakları tırmanma azmini koruyan, akıllı, uslu bir kişilik olmalı.
d- Sanatsal ve artistik bilgi düzeyini her geçen gün bir o kadar artırabilme becerisini araştırmacı kişiliği ile bütünleştirmiş, önündeki yılları sektörüne ve hizmet sunduğu diğer sektörlere de yansıtabilme becerisini gösterebilecek, sahip olduğu ünvanın gereklerini yerine getirebilecek bir niteliğinin olmalı.

    Bunun yanında kendisinden sektörel olarak daha deneyimli ve çalışma yıllarını bu sektöre adamış, yükselme aşamalarını sırasıyla tamamlamış (Jr. art director, art director ve sr. art director) olan diğer kişileri kendisine örnek alıp onların gittiği yolda yürümeye azimli olması bizim adına grafik tasarımcı dediğimiz ve sanatsal yönünün ön planda olduğu fakat bunun yanında katkıda bulunduğu çalışmanın kendisinden sonra işin teknik yönüyle ilgilenecek olan kişileri yönlendirme noktasında da giriş aşamasında bir bilgi düzeyine sahip olması istenilen ama zorla yaptırılmayan bir durumdur.

    Süreç içerisinde adına deneyim denen olguyu grafik tasarımcı yaşayarak kazanacaktır. Buraya kadar anlatılandan anlaşılması gereken ise, adına grafik tasarımcı denen kişinin birincil görevinin teknik değil sanatsal çalışma olduğudur. İşin teknik yönüyle ilgili olarak edineceği bilgi ise onun hazinesine katacağı artı bilgi olacaktır. Bu anlamda öncelikler sonralıklar sıralamasında işin sanatsal yönüyle birebir ilgili ama teknik yönüyle ilgisi ikincil plandadır. Bilmesi gerekir mi evet, bilmezse ne olur..? Hata yapma riski artar. Bunun yanında grafik tasarımcı bir prepress elemanı değildir.

3- Tasarımcı Grafiker kimdir veya nedir..?

    İşte bu tam bir muamma. Bu tanımlama özellikle 2001 yılında ortaya çıkan ekonomik kriz sonrasında reklam ajanslarında veya o dönem matbaaların grafik bölümlerinde düşük ücrete çok iş mantığıyla ve kendisini bu işin üstadı sanan bir takım gerzeklerin sektöre kazandırdığı abuk subuk bir tanımlamadır. Tersyüz edilmiş bir tanımlama kişiyi çok işi az paraya yapan bir amele şekline dönüştürmekten başka bir işe yaramaz. Tümüyle kriz dönemine özgü üç kağıtçı işverenlerin kendi kazanç hanelerinden taviz vermek istememelerin sonucu ortaya atılmış, aslında sektör içerisinde o dönem görev yapan ve reklam ajanslarının kemer sıkma politikaları gereği işten çıkartılan kişilerin de desteklediği ve bugüne gelindiğinde ise bu saçmalığın her nedense hala devam ettiği görülmektedir.

    Aslında bu tür bir tanımlama olmaz. Bu tümüyle uydurukçuluğun tavan yaptığı sektörümüzün dönüşüm anına işaret eden ve ucuzculuğun miladının başlama anıdır. Bu tanımlamayla birlikte artık hiç bir şey eskisi gibi olmamaya çalışanların ücretlerinin başaşağı gitmesinin de zemininin hazırlandığına işaret eden olumsuz bir durumdur. Bugün yaşanan rezilliğin de başlangıcıdır. İlerleyen yıllarda durum bununla da sınırlı kalmayıp bir de üzerine 2 ayda grafiker yetiştiriyoruz edasıyla ortaya çıkan kursların eklenmesi bardağı taşıran son damla oldu. Sanatsal bakış açısından yoksun, sahip oldukları başlangıç düzeyinde bilgi ile ellerine geçirdikleri üç otuz paralık pc bilgisayarlarla sektöre bodoslama dalan şahıslar hazırladıklarını sandıkları çalışmalarla içerisinde bulundukları sektörün de hizmet ettikleri diğer sektörlerin de deyim yerindeyse içine etmeye başladılar.

- Durum neymiş..?

    Aslında tasarımcı grafiker diye bir tanımlama yokmuş. Peki bu tanımlamayı kim ya da kimler uydurmuş..? Önceki satırlardaki sözlerim bunlar için de geçerlidir. Fakat bunu uyduranı veya uyduranları elime geçirdiğimde eşek sudan gelinceye kadar dövücem bu biline…

    Temel tasarım ilkelerinin tümüyle gözardı edildiği, bilginin, eğitimin, sanatsal bakış açısının yok sayıldığı bir sektörden sağlıklı tasarımların çıkmasını beklemek insanın amuda kalkıp koşmasını beklemekle eşdeğerdedir. Faydacı ve çıkarcı düşünce tarzına sahip işverenlerin son yıllarda gerek reklam ajanslarını gerekse de matbaaları doldurduğu bu sektörde ( ki matbaalarda tasarım yapılması kadar saçma bir durum olamaz ) yaratıcı tasarımların ortaya çıkmasını beklemek ve bu tasarımları üreten bizlerin gereken saygınlık düzeyine erişmesini ve bununla birlikte ekonomik anlamda kazançlarımızın artacağını ummak hayalciliktir. Her geçen gün geriye giden bu sektörün bu duruma gelmesinde işverenlerin yanında çalışanların da payı büyüktür.

    Çuvaldızı başkalarına batırırken en azından iğneyi de kendimize batırmamız gerekiyor. Sektöre eleman yetiştiren üniversitelerin değişime ve gelişime ayak uydurmakta geç kalmaları ve ortada bulunan boşluğu grafiker yetiştiriyorum ilanları ile kapatmaya çalışan aklı sıra uyanık girişimci kursları ve bunun yanında reklam ajanslarında dikiş tutturamayan ve kendilerine art direktör tanımlaması yakıştırıp piyasada kasım kasım dolaşmaya başlayan kişilerin matbaa sahipleriyle kolkola girip işin içerisine etme süreçlerinin geldiği nokta işte tam da budur. Tüm bu olumsuzluklara işaret etmenin yanında şimdi gelelim çözüm noktasına.

    Sektör artık içerisinden çıkılamaz bir karmaşanın batağına gömülmüşken bu durumu o bataktan kurtarmak artık epey zor görünse de bu durumun düzelmeyeceği, taşların olması gereken yere oturmayacağı anlamına gelmez. Öncelikle ilk görev devlete düşmektedir. Devlet içerisinde bulunduğumuz sektörün sınırlarını bir an önce çizmelidir. Bununla birlikte sektörde hizmet sunan grafik tasarımcıların mutlaka akademik eğitimden geçmiş olmaları gerekmektedir. Sektöre son sürat grafiker yetiştirdiğini iddia eden kursların kapanması gerekir. Onlar için üzgünüm.

    Grafik tasarımcı kursta değil okulda yetişir. Bir yanda 4 yıl üniversitede dirsek çürüten bir kişi diğer yanda kısa yoldan grafiker olduğunu sanan diğer kişi. Olmuyor beyler, bu şekilde olamaz da. Tekniker olarak belki ama grafik tasarımcı olarak kesinlikle olmaz. Bir sonraki aşama ise matbaaların grafik tasarım bölümlerinin kapatılması. Bu iş matbaaların ve matbaacı bakış açısının altından ne yazık ki kalkamayacağı bir durumdur. Anlayış, bakış açısı, yaklaşım biçimi ve en önemlisi de kültür düzeyi yetmeyen kişilerin salt direkt müşteri kapmak ve daha çok kazanç payı sağlamak adına daldıkları bu alanda şu an gelinen noktada herşeyi ellerine yüzlerine bulaştırmış durumdalar.

    Sektör şu an can çekişmenin son sınırını geçmiş durumda. Herkesin birbirinden iş kapmak için fiyatları yerlerde sürünür hale getirdiği bu ortam sağlıksız, kalitesiz, basit ve taklitçi çalışmaların paçavra noktasına eriştiği bir duruma çoktan geldi. Bu duruma bir an önce el atılıp düzeltilmesi gerekiyor. Yoksa yakın bir zaman sonra sektör kendiliğinden çökecek kimsenin haberi yok. Eğer istenen buysa az kaldı. Hep birlikte bekleyelim ve görelim.

- Cehenneme giden yolun taşları iyi niyetle döşenmeye devam ediyor. Yol bittiğinde ne olacağını hep birlikte göreceğiz.

Saygılar...